Minimalizm ve Bebek Sahibi Olmak: Daha Az Eşya ile Daha Kolay Bir Ebeveynlik Mümkün mü?

Minimalizm ve bebek sahibi olmak bir arada mümkün mü? Genellikle ebeveynleri uykusuz geceler, dağılmış odalar ve tükenmişlikle hayal ederiz. Ama gerçekten böyle olması mı gerekiyor?
Minimalizm, bebek beklerken de sürdürülebilen bir yaşam stili. Ebeveynliği kolaylaştırdığı, hem fiziksel hem mental rahatlık kazandırdığı savunuluyor.
Bu yazıda, bebeğinizi minimalist bir ebeveyn olarak karşılamanın yollarına bakacağız. Böylece minimalist ebeveynliğin sizin için uygun olup olmadığını öğreneceksiniz. Başlayalım!

Bebek geliyor ama ev küçük, ne yapacağız?
Küçük evler, minimalist yaşama geçmek için avantaj sayılabilir. Üstelik bebeğiniz yolda, yani hazırlık yapmak için zamanınız da var.
Kullanmadığınız ya da "Atacaktım ama fırsat olmadı." dediğiniz ne varsa, şimdi evden çıkarmanın tam zamanı. Bu eşyaları bağışlayabilir ya da ikinci el satış sitelerinde satabilirsiniz. Böylece yeni bir eşya kalabalığı değil, yeni bir hayat için alan açmış olursunuz.
Ev küçükse ve ayrı bir oda mümkün değilse, yatak odanıza yerleştireceğiniz anne yanı beşiği başlangıçta yeterli olur. Zaten bebeğinizi ilk zamanlarda tek bir odada bırakmayacağınız için bu düzenleme ideal.
Gerçekten kaç eşyaya ihtiyacımız var?
Göz korkutan alışveriş listelerini bir kenara bırakın. İhtiyacınıza, bütçenize ve evinizdeki alana göre karar verin.
Instagram annelerinin önerdiği her şeye ihtiyacınız yok. Sadece gerekli olanlarla hem bebeğinizin hem sizin konforunuz sağlanabilir.
Ayrıca birçok eşyayı kısa süreli kiralayarak deneyebilirsiniz. Böylece ihtiyacınız olup olmadığını değerlendirebilirsiniz.
Ebeveyn olunca “her şey mükemmel olmalı” hissi çok normal. Tabii ki bebeğiniz için en ideal ortamı yaratmak istiyorsunuz ama bu hissin, sizi gereksiz satın almaya zorlamadığından emin olun. Unutmayın, az eşya genelde daha çok huzur getirir.
Minimalist ebeyvenlikte; eşyaların çokluğundan ziyade sevgi ve saygının çokluğu daha önemli görülür.
> Röportaj Sorusu: İlk çocuğunuzda aldığınız ama hiç kullanmadığınız üç eşyayı hatırlıyor musunuz?
“İlk kez anne olmanın heyecanıyla ne olur ne olmaz diye birçok şey aldım ama bazıları gerçekten hiç kullanılmadan dolapta kaldı.
Mesela buhar makinesi... Herkes al diyor diye aldım, en azından ikinci el aldım ama benim ihtiyacım olmadı. İhtiyacım olduğunda kiralayıp işim bitince iade etmem en mantıklısı olurdu.
Yenidoğan biberonları da aynı şekilde. Emzirmeye devam ettiğim için hiç ihtiyaç olmadı. Bazen babası besleyebilir diye denedik ama biberona alıştıramadık. O dönem “her ihtimali düşünmek lazım” diyerek almıştım ama keşke önce gerçekten ihtiyaç doğduğunda alsaymışım. Zaten kolay bulunabilen bir şey.
Manuel süt sağma aparatı da çok uğraştırıcı geldi. Bir iki denedim, sonra hiç kullanmadım. Zaten kısa bir süre sonra elektrikli model kiraladık, çok daha kullanışlı. Onu baştan düşünseydim hem zaman kaybetmezdim hem de iki kere masraf etmemiş olurdum.
Dördüncü ürünü de ekleyeyim: Aldığımız bebek yanı beşiğinin yüksekliği yatağımıza uymuyordu. Kullanmak istedim ama o kadar uğraştırıcıydı ki sonunda neredeyse hiç kullanmadık. Denemeden alınca memnun kalmama olasılığı yüksek.
Bu tecrübelerden sonra ikinci çocuğa yaklaşımımız tamamen değişti: önce ihtiyaç, sonra alışveriş. Mümkün olan tüm ürünlerde önce deneme, sonra uzun vadeli edinme. Gereksiz eşya hem yer kaplıyor hem de bir noktada insanı strese sokuyor.”
Minimalizm anneliği kolaylaştırır mı?
Minimalizm, anneliği kolaylaştırır. Bunun nedeni, karar verme yorgunluğunun azaltması. Çünkü “Onu mu alsam, bunu mu alsam?” derken üzerinize fazla yük biniyor.
Minimalizm ise “Her ürüne ihtiyacın yok, sadece gerekenleri al.” diyor. Liste belli, alınacaklar belli, karar vermekle uğraşmanıza gerek yok.
Ayrıca daha az eşyanın getireceği diğer faydaları unutmamak gerek:
- daha az kaos,
- daha kısa süren temizlik,
- daha kısa süren ev toparlama,
- daha basit bir bebek çantası.
Bunlarla birlikte zihinsel yükünüz azalır. Evinizi, eşyalarınızı ve bebek bakımının tüm kontrolünü elinizde hissedersiniz.
Üşenmedik, bu soruyu yanıtlaması için minimalist yaşayan bir anneye sorduk. ????????
> Röportaj Sorusu: Evinizde sadeleştirdikten sonra günlük yaşamda ne gibi farklar gördünüz?
“Sadeleşme bizim evimizde sadece fiziksel bir değişiklik değil, zihinsel bir ferahlık da getirdi.
Temizlik için ayırdığım süre ciddi şekilde azaldı. Her şeyin bir yeri var ve fazlalıklar olmadığı için temizlik daha hızlı, daha stressiz.
Bebeğim, oyuncakları azalttığımızda elindekilerle daha uzun süre vakit geçirmeye, farklı oyunlar kurmaya başladı. Sınırlı sayıda eşyayla daha yaratıcı olmayı öğreniyor. Eskiden her şeyi bir kenara atarken şimdi oyuncaklarıyla gerçekten oynuyor.
Görsel bir değişiklik de söz konusu. Gözüm eskisi gibi evin dağınıklığına takılmıyor, yorulmuyor. Özellikle günün sonunda yorgunken evde bir dağınıklık görmenin ne kadar sinir bozucu olduğunu bilirsiniz.
Sadeleşmenin bu kadar iyi geleceğini tahmin etmemiştim. Şimdi geriye dönüp baktığımda, "neden daha önce yapmadık?" diyorum. Bebekle birlikte yaşamda konfor sadece eşya sayısıyla değil, eşyaların bize ne kattığıyla ilgili.
Alt değiştirme alanı olarak kullanılan beşik, mama sandalyesine dönüşen ana kucağı vb. ürünlerle alan tasarrufu sağlayabilirsiniz. Bu ürünleri tek tek almak hem zaman hem para kaybı; ayrıca alanı da verimsiz kullanmak anlamına gelir.”

Duygusal eşyalarla vedalaşmak zor mu?
Bebeğinizin ilk kıyafeti, kısa süre sonra küçücük kalır. Buna ebeyven olarak duygusal bir yerden baktığınızı biliyoruz. Elbette ilk kıyafet, ilk battaniye gibi eşyaları saklayabilirsiniz. Önemli olan bir noktada durmak.
Çünkü her “ilk eşya” saklanırsa yenilere yer açılmaz. Bebeğiniz büyüdükçe yeni eşyalar gerekir ve zamanla yığına dönüşerek minimalizmi sürdürmeyi zorlaştırır. Kendinizi hatıra için küçük bir kutuyla sınırlayın.
Altını çizelim, minimalizm duygusuzluk değil. Aksine bilinçli saklama adını verdiğimiz doğru bir yöntem. Dilerseniz bebeğinizin ilk kıyafetlerini saklayabilir, sonra eşinize dostunuza hediye edebilirsiniz. Böylece kaybolmayacaklar ve başka bir bebeğin ilk hatırası olacaklar.
Daha az eşya, daha az masraf mı?
Minimalizm tek yönlü faydaya odaklanan bir olgu değil. Daha az eşya aynı zamanda daha az masraf anlamına gelir.
İhtiyaç dışı alışverişleri elediğinizde bütçenizde ciddi bir rahatlama fark edersiniz. Bu nedenle sosyal medyada gördüğünüz her ürünü satın alma güdünüze dur deyin.
Şu iki madde yol gösterebilir:
- Kendinize “Bu ürünü neden istiyorum?” sorusunu sorun. Gerçekten almak istiyorsanız “1 hafta sonra kararım değişmezse satın alırım.” deyin. Bu, gereksiz ve plansız alışverişlerin önüne geçer.
- Sosyal medya kaynaklı “herkes alıyor” baskısını fark edin ve kendinizi bilinçli bir ebeveyn olmaya itin. “Ben sırf almak için değil, gerçekten bebeğime faydalı olsun istiyorum.” deyin.
Genelde ilk hedefiniz “satın almak” değil, “eldekini kullanmak” olsun.

Nicelikten çok niteliğe odaklanmak mı?
Evet, minimalizmde nicelikten çok niteliğe odaklanmak daha değerli. Yani eşyaların sayısından çok, eşyanın işlevselliği ve kullanılabilirliğini önemsemek faydalı olabilir.
Minimalist bir ebeveyn olarak “az ve öz” bebek alışverişi yapabilirsiniz. 10 farklı zıbın almak yerine 3 farklı ama daha kaliteli zıbınlar alabilirsiniz.
Aynı şekilde birden fazla emzik almak yerine, bir tane olsun ama en iyisi olsun diyebilirsiniz. Bu sayede hem bebeğin gördüğü fayda artar hem gereksiz eşya birikmez.
Zaten yenidoğanlarda bebek ihtiyaçları hızla değiştiği için aldığınız çoğu kıyafete sıra gelmeden yeni ihtiyaçlar doğacak. Bu yüzden niceliğe odaklanmak bütçeyi de korur.
Minimalist bir bebek odası nasıl olur?
Minimalist bir bebek odası için eşyaları yeniden keşfetmeye gerek yok. Bebek odası için olmazsa olmaz temel mobilyalar:
- Beşik (mümkünse altı depolama alanlı)
- Küçük bir şifonyer veya açık raflı dolap
- Emzirme veya dinlenme için rahat bir sandalye ya da koltuk
Düşününce, bir bebek bundan daha fazlasına neden ihtiyaç duyar ki? Eşyalar minicik, odanın her yerini dolaplar beşikler ve taşıma çantalarıyla doldurmaya gerek yok.
Daha önce de söylediğimiz gibi çok fonksiyonlu eşyalar minimalist bir bebek odasının olmazsa olmazlarından. Bu yüzden altında ek bölmesi olan beşikler, farklı işlevleri barındıran dolap ve şifonyerler iş görür.
Son olarak, dekor için önceliğiniz işlevsellik ve ardından estetik olsun. Çünkü bebeğiniz doğduktan sonra görüntünün değil, işlevselliğin önemini daha çok anlayacaksınız.
> Röportaj Sorusu: Bebek odasında en çok kullandığınız ve en işe yaramayan şey neydi?
“Aslında doğuma kadar hiçbir hazırlık yapmadık, hatta ilk 10 ay boyunca ayrı bir bebek odasına da ihtiyaç duymadık. Her şey bizim odamızdaydı. Ama 10. aydan sonra, bebeğimiz hareketlenmeye başlayınca bir oda hazırlamanın bize nefes aldıracağını fark ettik.
En çok kullandığımız şey kesinlikle bebek yatağı oldu. Zaman içinde kendi yatağında uyumaya alıştı ve bu hem onun uykusunu düzene soktu hem de bizim için büyük konfor sağladı.
Bunun dışında birlikte kitap okumak için koyduğumuz tekli koltuk, gece uyanmalarında ya da uyumadan önceki sakinleşme anlarında çok işe yaradı.
Oyuncak havuzu ise onun bağımsız oyun kurmasını destekledi. Alt değiştirmek için yere serdiğimiz küçük bir minder en pratik çözümlerden biri oldu. Sabit bir alt değiştirme masası almadık, iyi ki de almamışız. Çok yer kaplayan ve kısa süreli kullanılan bir şey olurdu.
Dolap kısmında da çok karmaşaya girmeden çekmeceli bir model tercih ettik. Özellikle küçük kıyafetleri kategori kategori yerleştirmek işimizi kolaylaştırdı.
Bu süreçte şunu fark ettik: Her şeyin en kullanışlı versiyonu değil, bize en uyumlu olan versiyonu işe yarıyor. Bazı ürünler bir bebekte çok işe yararken başkasında yaramayabiliyor. Satın almak yerine kiralayarak denemek çok daha iyi. Bebigo'nun da bu esnekliğe ve gerçek hayatla uyuma odaklanması bence çok değerli.”

Ebeveyn olunca sade kalmak zorlaşır mı?
Doğru, ebeveyn olunca sade kalmak zorlaşır. Nedeni ise bebek ürünlerin devamlı değişmesi. Emziklerin boyutundan tutun da çoraplara, kıyafetlere, oyuncaklara ve yatağa kadar.
Ayrıca bebeğinize gelen hediyeleri de işin içerisine katarsak, evinize artık yepyeni eşyalar girmeye başlar. Bu da hangisinin gerçekten gerekli olduğu konusunda kafa karışıklığı yaratır.
Çevreden gelen hediyelerle baş etmeniz gerek. Bu durumda elinizde olan eşyalara “Hayır” diyebilir, ya da “Bundan var, almayın.” diyerek yakınlarına bilgi verebilirsiniz.
Bu süreçte aile büyükleri zorlayıcı olabilir. Büyükler genelde fazla eşyayı sever ve atmaya kıyamazlar. Ancak, kullanmayacağınız bir eşyayı kabul etmek size fayda yerine zarar getirir.
Belki minimalizmi aileye yaymak gibi bir misyon edinebilirsiniz.
Minimalist ebeveynlik geçici bir akım mı?
Minimalist ebeveynlik bir akım değil, yaşam tarzı. Ancak son yıllarda popülerleşerek bir akıma dönüştü.
Ancak özünde geçici bir trend veya akım gibi görünmüyor. Minimalizm, tüm dünyada artan tüketimi reddeden bir bakış açısı. Bu nedenle, yıllarca sürdürebileceğiniz ve hayatınızı kökten değiştirebilecek bir yaşam stili olduğunu göz önünde bulundurun.
Bunu geçici bir akım olmaktan uzaklaştırmak için “yeterlilik” kavramı ile barışmak gerekir. Anne-babalar olarak, yeterli hissetmek için kendimize duygusal bir yatırım yapmamız gerekiyor.
Çünkü bize yeterli olmak için hep daha fazlasına ihtiyaç olduğunu söyleyen bir içsesle mücade ediyoruz. Bunun yerine minimalizmi, bir zorunluluk gibi değil de, “hayatı daha kaliteli yaşamak için atılacak bir adım” gibi görmek de bir tercih.
Eğer toplumun kıyaslama kültüründen uzaklaşırsanız, bütçenizi ve alanınızı kontrol edebilirseniz, sizin için keyifli ve kalıcı bir yaşam tarzına dönüşebilir.
Eşyadan öte: minimalist zihniyetle annelik
Minimalizmin amacı sadeleşerek hayata anlam katan şeyleri önceliklendirmek. Yani eşyalardan sadeleşmenin yanı sıra zihinsel sadeleşmeyi de hedefler. Dolayısıyla sadece fiziksel algılamak doğru değil.
Bu süreç, ebeyvenliğinizi dışsal onaylara bağlı olmadan tanımlamanızı sağlar. Sürekli olarak "yeterince iyi bir anne miyim?" sorusunu sormak yerine kendi içgüdülerinizle bu tür düşüncelerin kökenini sorgulayabilirsiniz.
Çağımızın bir sorunu da tüketim çılgınlığına teşvik eden sosyal medya.
Filtrelenmiş hayatlar ve idealize edilmiş annelik paylaşımları, üzerinizdeki “Mükemmel anne” olma baskını artırabilir. Gerçeklikle bağdaşmayan beklentileri karşılayamıyor olmanın yüküyle baş başa kalırsınız.
Bu baskılarla başa çıkmanın bir yolu, Instagram kullanımını sınırlamak ve minimalizmi benimsemiş anneleri takip etmek olabilir.
Son olarak tavsiyemiz, her şeye sahip olma arzusunu bir kenara bırakarak bebeğinizle geçirdiğiniz mevcut anın değerine odaklanmanız. Çünkü bebeğinizin ihtiyacı olan şey eşyalardan öte sizsiniz.

Büyüdükçe değişen ihtiyaçlar: Her aşamada minimalizm mümkün mü?
Ebevenliğin materyal açıdan en can sıkıcı noktası büyüdükçe değişen ihtiyaçlar. Emzik-biberon boyutları, çoraplar, kıyafetler ve dahası günden güne değişir. Göz açıp kapayıncaya kadar yeni eşyaların her biri ilk hatıraya dönüşür.
Bu değişimin geçiş formları şöyle görünür:
1- Yenidoğan Dönemi (0-3 Ay):
2- Bebeklik Dönemi (3-12 Ay)
3- Yürümeye Başlama Dönemi (1-3 Yaş)
4- Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş)
Değişimin en hızlı yaşandığı dönemler bunlar. Ancak ilk 1 yıl her şeyin daha hızlı değiştiği bir gerçek.
Özellikle yenidoğan alışverişinde dikkatli olun. Onlarca farklı kıyafet almak yerine, konforlu olan birkaç tanesini almak gerçekçi bir minimalist yaklaşımı.
Değişim yaşandıkça çevrenizden destek alın. Aynı şekilde ihtiyacınız olmayan eşyaları yeni annelere hediye edin. Böylece hem masraflar azalacak, hep yardımlaşmış olacaksınız. En önemlisi de evinizde yeni ihtiyaçlar için alan açılacak.
Minimalizm sürekli değişen ve güncellenmesi gereken doğal bir süreç. Alışmak zaman alsa da bir süre sonra zihniniz neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu size söyleyecek. Sözün özü, büyüdükçe değişen ihtiyaçların her aşamasında minimalizmi korumak mümkün.
Evet, daha az ile daha kolay olabilir (Ama herkesin yolu ayrı)
Minimalist annelerin deneyiminden yola çıktığımızda minimalizm ve ebeveynlik bir arada mümkün. Fakat; herkesin yolu ayrı, herkesin ebeveynliği kendine.
Dolayısıyla kendinizi ya da çevrenizdeki ebeyvenleri yargılamayın. Günün sonunda herkesin kendi hayatını kolaylaştırdığı yollar farklı.
Denersiniz ve yanılırsınız. Olur veya olmaz.
Hiçbir durumda “Yetersiz.” hissetmemek önemli olan. Minimalist olurken de “Yeterince minimal değilim.” demeyin. İşin özünde başa çıkmaya çalıştığımız şeyin bu hisler ve buna neden olan etkenler olduğunu unutmayın.
Kendinize göre sadeleşin.